Memduh Şevket Esendal, dilimizin arınmasına, açıklaşmasına en büyük yararlıkları dokunmuş yazarlarımızdan biridir. Hatta Ömer Seyfettin’den sonra bu yolda en çok çalışmış olan odur. Şunu söylemek istiyorum: Ömer Seyfettin dilimizi Edebiyat-ı Cedide’nin, eski inşanın yapma bezeklerinden kurtarmıştı, ondan sonra gelenler, onun sanatını sevmeseler de, açtığı yoldan gittiler. Memduh Şevket Esendal bir adım daha attı, yazı dilimizi konuşma dilimize yaklaştırmak istedi.” (Nurullah Ataç)
“İnsanlara bakmasını da biliyordu. Kahvelerde tavla oynayan kendi halinde gözükenleri, pansiyonlardaki ilgiye lâyık görülmeyen kişileri merak ediyordu. Etrafında kaynaşan insanlar içinden onun mevkiinde olanların yalnız icap ettiği, zaruri olduğu zaman sahte bir önem verdiklerine canla, zevkle, merakla bakıyor; onların yaşayışından hikâyeler yapıyor, bize sunuyordu.” (Sait Faik Abasıyanık)
“Esendal’ın hikâyecilikteki öbür özellikleri yapmacıksızlığı, süssüzlüğü, canlılığı, yerliliği, gereksiz tasvirlerden kaçışı, kişilerin ruh hallerini, konuşmaları ve tavırlarıyla anlatmasıdır. Hikâyeci olmamın sevinci içinde onunla meslektaş olmanın övüncü de var.” (Haldun Taner)