Tükendi
Gelince Haber Ver1947 yılında yayımlanan Sabahattin Ali’nin birkaç kısaÖyküsünden ve “büyüklere masallar†şeklinde tabir edilebilecek masallarından oluşan Sırça Köşk, dönemin devlet yönetimine ve düzenine eleştirel bir bakış sunmaktadır. Kitap, bir dönem yasaklı kitaplar arasında bulunmuştur.
Sırça Köşk, Onca Tapınç editörlüğünde Yapı Kredi Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluşmaktadır. Kitabın kapak tasarımı Nahide Dikel’e aittir.
KitaptakiÖykülerden ve masallardan birkaçÖrnek:
“Can Kurtaran†adlıÖyküsünde yazar, kaderine boyun eğmiş bir kadının hikayesini anlatıyor. Â
“Bir akşamüzeri Anadolu köylerinden birindeki küçücük bir kulübeden canhıraşÇ§ığlıklar yükselmektedir. Doğumunu bir türlü gerçekleştiremeyen Asiye, ikindiden beri deyim yerindeyseÖlümden beter doğum sancılarıǧekmektedir. Köyün ebesi bir şey bulamamış, komşu köyün ebesini deǧağırtmıştır. Asiye'nin kocası İbrahim ise,ǧaresizliğin verdiği ağır başlılıkla, evin kapısıÖnüneǧökmüş, bir haber beklemektedir. Komşu köyün ebesi içeri girdiğinden belli ise kızınǧığlıkları iyice artmıştır. Sonunda iki ebe birden dışarıǧıkar ve İbrahim'e doğumu gerçekleştiremediklerini, kızı şehire götürmesi gerektiğini, yoksa bebeğin de anasının daÖleceğini söylerler. İbrahim deǧaresizÖküz arabasının arkasına attığı döşek ve yorganınüstüne gencecik karısını da koyar ve yollara düşer. Sabaha karşı hastaneye vardığında iseümidi iyice kırılmıştır.LJünkü alanı olmadığı halde birçok ameliyat yaptığı için dahaÖnceden şehirdekiÖzel muayenehanenin sahibi, Doktor Mutena Cankurtaran tarafından şikayet edildiğinden, ameliyat yapamayacağını söyler. Ne kadar yalvarıp yakarsa, oraya verecek parası olmadığını söylese de, doktoru ikna edemez. Bununüzerine Asiye'yi aldığı gibi Mutena Cankurtaran'a götürür. Fakat bu doktor daǧok para istemektedir. Doktorla bir kağıt imza atarak  Asiye'yi hemen ameliyata almalarını,Öküzlerden birini satıp döneceğini söyler.
...
Döndüğünde bebeğininÖldüğünü, karısının ise iyi olduğunuÖğrenir. Fakat doktorÖlü bebeğiǧıkardığı için de ayrıca para istemektedir. İbrahim diğerÖküzü, arabayı ve hatta içindeki yatak yorganı da satar ama parayı birleştiremez. Doktor Mutena Cankurtaran da Asiye'yi İbrahim'e vermez. Asiye hasta haliyle muayenehanedeǧalışmaya, geceleri ise pis bir döşekte yerde yatmaya başlar. İbrahim sürekli gidip gelmekte, karısını almak için elinden geleni en iyisi yapmaktadır. Fakat doktor nuh der peygamber demez. Sonunda bir gün canına tak eden İbrahim doktorun karşısınaǧıkar ve Asiye'nin hayrını görmesini, köyde başka kadın mı olmadığını söyler. Sinirle kapıyıǧeker veǧıkıp gider. O sırada doktorun kapısına sinmiş ağlayan Asiye'yi görmemiştir bile. Asiye, gece yarısı ağlayarak hastaneden kaçar ve yalınayak köyün uzun yolunu tutar. Bir yandan ağlayıp, bir yandan İbrahim'in sözlerini tekrar etmektedir: “Bana köyde karı yok, a!" Bu sırada açılan yarasından oluk oluk kan akmaktadır. Sabaha karşı köylüler onu bulduğunda,ǧoktanÖlmüştür.â€
...
“Namuslu adam kalmamış bu dünyada iki gözlüm. Müslümandır, namazında, orucundadır, hakkımızı yemez diyorduk ama; biz onun hatırını saydıkça o, bizim tepemize bindi. Eh, artıkǧoçuk değiliz , yemiyoruz bu numraları, değil mi ya ? ... Bak, anlatayım sana başindan da, bana hak ver. Mektebi biteremedi peder ne kadar gayret ettiyse olmadı işte. Binbaşiydı kendisi... Süvariydi ama , avantanın yolunu bulurdu. Adanadolu’yu gezdik, dolaştık, her yerde paşaǧoçuğu gibi yaklaştık. Hangi okulda olsa, imtihana yakın peder, Öğreretmelerle bir konuşur , meseleyi yoluna kordu. Askerlikle ilgili olmayan hoca vcar mi? Neyse efendim, İstanbul’a naklolduk. Güya pedere lütfetmişler... Arada bizim tahsil yandı. PederinÖğretmenlere sözü geçmez oldu. İstanbul’da binbaşıya kim bakar? Paşalar bileürketmeden sayılmıyor. Ne demiş hani : ‘’ Kim ipler Yalova Kaymakamını! ‘’ değil mi ya... iki seneüstüstteǧaktık. Belgeli olduk. Hususi liseye devam edecektim, peder emekliye ayrıldı, erdesi sene de sizlereÖmür. Biz deüsküdar’da, toptaşı’na yakın ahşap bir ev bıraktı. Arkasından hemşire bir bobstil koca buldu, aldı başina gitti. Biz kaldık mı valde ile... Evin masrafı var, bizim giyimimiz var ; kahveyeǧıkıyoruz , birkaç arkadaş saza, pilaja, gidecek oluyoruz. Babamın zamanındaki pokerlerden vazgeçtim hani kahvede birerǧayına tavla tavla bile oynayamaz olduk. Pederin Malata Şube Reisliği zamanında valdeye aldığı bilezikler, siirt kilimleri, Avanos halıları birer birer yürüldü. Kocakarı dır dır eder, ‘’ oğlum, bir iş tutmayacak mısın, halimiz ne olacak? diye.†- Hakkımızı Yedirmeyiz!
Sabahattin Ali – Sırça Köşk KitabındakiÇ–yküler ve Masallar
Portakal
Beyaz Bir Gemi
Katil osman
Böbrek
Cıgara
Millet Yutmuyor
Bahtiyar Köpek
Çilli
Dekolman
Hakkımızı Yedirmeyiz!
Cankurtaran
Çirkince
Kurtla Kuzu
Â
MASALLAR
Bir Aşk Masalı
DevlerinÇ–lümü
Koyum Masalı
Sırça Köşk
Â
Â
Sayfa Sayısı: 152
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
İlk Baskı Yılı : 2003
Sayfa Sayısı : 152
Dil : Türkçe