Manevi tazminat davası, kişilerde oluşan manevi zararı, yani maruz kaldıkları kişilik haklarına saldırı akabinde oluşan elem, keder ve üzüntüyü telafi ve bir nebze olsun rahatlama duygusu verilebilmesi amacıyla ileri sürülen dava hakkıdır. Tazminat talebinde kural olarak zarar gören kimse bulunabilir. Ağır bedensel zarar ve ölüm hallerinde yakınların da manevi zarar talebinde bulunabilmesi, esasen bu durumun istisnası gibi düşünülse de, bu durumda da manevi zarara uğrayanın tazminat talebinde bulunduğu açıktır. Çünkü manevi zarar manevi dünyada gelen bir eksilmeyi temel alır. Zarar veren kişinin özellikleri, zarar gören kişinin özellikleri ve zararlı sonucu meydana getiren olaydaki kusur durumu tazminatın miktarına etki eder. Bu hususlar dikkate alınarak hakkaniyete uygun miktarda tazminat belirlenir.
Eserde; Türk Borçlar Kanunu madde 56 kapsamında istenecek olan manevi tazminatın; hangi koşullar altında talep edilebileceği, talep hakkına sahip olan kişiler, tazminata ilişkin usul hukuku ve icra hukukuna dair sorunlar etraflıca doktrin ve Yargıtay kararları ışığında incelenmiş ayrıca manevi tazminatın hangi bakış açısından istenebileceği ile ilgili teoriler ve hâlihazırda TBMM'de teklif halinde bulunan İnsan Zararları Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevlerine dair kanun teklifleri irdelenmiştir.
Konu Başlıkları
Manevi Tazminatın Talep Edilebilme Koşulları ve Belirlenmesi
Manevi Tazminatı Talep Edebilecek Kişiler
İnsan Zararları Mahkemesi