Kişiye karşı bir suçun işlenmesi ile birlikte fail ile mağdur arasındaki sosyal ilişki de bozulmaktadır. Bozulan bu ilişkinin fail ve mağduru da aşarak, toplumsal düzeni etkileme tehlikesi mevcuttur. Failin cezalandırılması ve hatta cezanın infaz edilmesi ile fail ve mağdur arasındaki söz konusu ilişkinin onarıldığı kabul edilmektedir. Ancak söz konusu kabul, hatalı bir kabul olarak karşımıza çıkmakta ve ceza, fail ile devlet arasındaki ilişkinin tamiri fonksiyonundan öte bir fonksiyon üstlenmemektedir. İşte onarıcı adalet ve bir onarıcı adalet yöntemi olan uzlaştırma da, tam bu kabulün, hatalı olduğunun tespiti üzerinde yükselmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile ceza muhakemesi hukukuna kazandırılan uzlaştırma kurumu, yapılan değişikliklerle işlevsellik kazanmaya başlamaktadır. Söz konusu kurumun, sadece dosya sayısını artıran, dosyayı bitiren ve ihtilaf sayısını azaltan bir kurum olarak görülmemesi gereklidir. Bu çalışma, uzlaştırma kurumunu yeniden keşfedilen bir kurum olarak kabul ederek, kurumun üzerinde yükseldiği zeminin felsefi temellerini ele almaya çalışmaktadır. Bu bakımdan çalışma öncelikle işlenen suça yaklaşım türleri olan ceza adaleti modellerini ele almakta, birbiri ile karşılaştırmakta ve uzlaştırmanın bir üst başlığı olan onarıcı adalet kavramı içinde kurumu incelemektedir.
Çalışma uzlaştırma ile ilgili yazarın deneyimlerinden hareketle tartışmalı hususları ele almakta ve çözüm önerilerine yer vermektedir.
Konu Başlıkları
Ceza Adaleti Kavramı ve Türleri
Onarıcı Adalet ve Diğer Ceza Adaleti Türleri ile Karşılaştırılması
Mukayeseli Hukukta Uzlaştırma ve Diğer Onarıcı Adalet Yöntemleri
Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma