Adalet, günümüzün hukuk anlayışına göre sadece ülkede geçerli olan yazılı kanunları olduğu gibi uygulayarak erişilecek bir ülkü değildir. İnsan hakları, Anayasal haklardan ve tabii hukuktan elde edilen ilkeler ve standartlar seti ile adalete erişimde yoruma ve yargılamaya üçüncü boyutu eklemiştir. Kanunlar değişir ancak ilkeler ve ilkelerle belirlenmiş standartlar değişmez. Geçen yüzyılın başında, kanun, egemenin buyruğu olarak tek belirleyici güçtü. Bugün, birçoğu tabii hukuktan beslenen ilkeler, yazılı kanunlar karşısında üstünlük kazanarak kanunu mutlaka itaat edilmesi gereken buyruk olmaktan çıkartmış, kanun karşısında hukuku güçlendirerek bireylerin güvencelerini arttırmıştır.
Kanun amaç olursa, buyruk insandan ve adaletten daha önemli hale gelir. Oysa kanun, adalete ulaşmanın sadece bir aracıdır. Demokratik hukuk anlayışının egemen olduğu toplumlarda ilkeler, kanunun anlaşılmasına ve uygulanmasına yön veren en değerli yorum aracı olarak kabul edilir.
Kanunlar yerel, ilkeler evrenseldir. İnsan haklarına uygun bir yargılama, evrensel ilkelerden beslenmekle mümkündür. Ceza yargılaması, temel haklara müdahale ederek ilerleyen bir süreç olduğundan, bu sürece katılan herkesin, her aşamada anayasal hakların ihlal edilip edilmediğini kontrol etmesi gerekir.
Çalışmamızın bu baskısında, ceza yargılaması sürecine Anayasal haklar penceresinden bakabilmeyi sağlayarak, süreci değil insanı ve haklarını değerli hale getirmeyi amaçladık. Bu nedenle maddelerin anlam ve uygulamasına dair geniş bir perspektif sunmanın yanında ilkelere yaslanan kararları da aktarmaya gayret ettik.
Konu Başlıkları
Madde Metinleri
Gerekçeler
Açıklamalar
Genelgeler
Yargıtay Kararları & BAM Kararları
AİHM Kararları & Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararları
Karşılaştırma Tabloları
Madde ve Kavram İndeksi