Delilik Dağlarında
“Bu evrende cazibesine karşı koyulamayan iki şey vardır: Şüphe ve gizem. Hiçbir korku günlük hayatın işkencesinden daha dehşet verici olamaz.”
20. yüzyılın önemli isimlerinden Amerikalı yazar H.P.Lovecraft (20 Ağustos 1890-15 Mart 1937), bugün korku edebiyatı denilince akla ilk gelen isimlerdendir. Yarattığı korku evreni ve “Cthulhu Mitosu” ile tanınan yazar, birbiriyle bağlantılı öykülerini “Arkham Döngüsü” olarak adlandırdı. Kendisinden sonra pek çok sanat eserine, sinema filmine ve bugün bilgisayar oyunlarına dahi ilham olan Lovecraft’ın bütün eserlerini sizlere sunmaktan ötürü mutluyuz.
İçerisinde yer alan Delilik Dağlarında, Dunwich Dehşeti ve Charles Dexter Ward Vakası adlı uzun öyküleriyle elinizdeki kitap sizi karanlık, gizemli ve korku dolu bir evrenin yaratıcısına, düşlerin sınırlarını zorlayıcı bir dehanın hayal gücüne davet ediyor.
Mezarlıktaki Dehşet
“Eğer ölümsüz ruhuna değer veriyorsan sırlara ve mutlak korkulara bulaşma.”
Korku edebiyatının önemli isimlerinden H.P. Lovecraft’ın yalnızca Amerikan edebiyatında değil, dünya edebiyatında da büyük bir etkisi vardır. Bugün hâlâ eleştiri yazılarının, akademik çalışmaların hatta filmlerin konusu ve ilham kaynağı olduğu, yarattığı korku evreninin okura geniş bir okuma olanağı sunduğu görülür.
İlk kez 1937 yılının Mayıs ayında Weird Tales dergisinde okurla karşılaşan Mezarlıktaki Dehşet hikâyesiyle birlikte eşsiz hikâyelerinin yer aldığı kitapta zihinleri gerçeklikle düş arasında dolaşan kederli ruhların dramlarıyla karşılaşacaksınız. Medusa’nın Saçları, Şeytan Papaz, Büyücü Yaratığın Hazinesi, Karanlığın Ziyaretçisi ve birçoğunun yer aldığı sırlarla örülü bu hikâyeler, geçmişin gizemli kapısından günümüze ulaşabilmek için bir sızıntı arıyor.
Cthulhu’nun Çağrısı
“Üstünü kapattığı tahmin bile edilemeyecek korkular dünyaya salınırsa, hiçbir ölümlü zihin bunu kaldıramaz.”
Cthulhu’nun Çağrısı, H.P. Lovecraft’ın bizi davet ettiği evrenin en meşhur çağrısı. İlk kez 1928 yılında Weird Tales dergisinde yayımlandı. İnsanların henüz olmadığı bir dünyada var olan yaratık ve canlıları içeren hikâyede, delilik, kozmoloji, din ve korku bir aradadır. Onun yarattığı Cthulhu Mitosu’nun başlıcalarından olan bu hikâye pek çok sanat eserine de ilham oldu. Lovecraft’ta görürüz ki yalnızca insanların değil dünyada ve evrende yaşayan ya da kimi zaman yaşamayan her türlü canlının tek ortak noktası korkunun yarattığı dehşettir ve bu asla değişmez. H.P.Lovecraft’ın yarattığı evrene bir kez giren her okur, bu dehşet uyandıran merakın peşinden gitme arzusunu ruhunun derinliklerinde hissedecektir.
Zamanın Dışından Gelen Gölge
“Kelimeler ruhumu kemiren dehşet ve şaşkınlığın yalnızca çok küçük bir kısmını anlatabilir.”
Korku edebiyatının temel taşlarından Amerikalı yazar H.P.Lovecraft, korku dolu külliyatının öne çıkan ve yazdığı son büyük hikâyelerinden olan Zamanın Dışından Gelen Gölge’yi ilk olarak Haziran 1936 yılında Astounding Stories dergisinde yayımladı. Zihni uzaylılar tarafından esir alınıp taşıyıcı bir bedene yerleştirilen bir adamın anlatıldığı etkileyici hikâyede, Lovecraft’ın yarattığı evrenle ve kadim ırklarla bir kez daha karşılaşırız.
Kitap, içerisinde yer alan Müzedeki Dehşet, Piramitlerin Altında, Festival gibi hikâyeler ve Lovecraft’ın daha ‘yumuşak’ çizgide kaleme aldığı Şiir Sanatı ve Tanrılar gibi anlatılarıyla birlikte Lovecraft koleksiyonunuzun ayrılmaz bir parçası olacak nitelikte.
Denizler Kuruyana Kadar
“Hiçbir zaman günyüzü görmeden yaşamaktansa, gökyüzüne bir kere bakıp ölmek daha iyiydi.”
Lovecraft’ın en kısa hikâyelerinin yer aldığı Denizler Kuruyana Kadar, çoğunlukla doğaya ait unsurlardan oluşan hikâyelerinin bir derlemesi. Martin Kumsalı’ndaki Dehşet, Gece Okyanusu, Beyaz Gemi gibi başlıklılar daha çok deniz odaklı korku hikâyelerini oluştururken; Tepedeki Ağaç, Ayın Getirdiği, İsimsiz Kent, Tapınak gibileri toprağa daha ‘bağlı’ hikâyelerdir. Elbette Lovecraft okurlarının aşina olduğu doğaüstü yaratıklar ve gizemli olaylar yine başrolde… Bunların yanında Lovecraft’ın mizahi-alaycı bir üslupta klişelerden yola çıktığı Tatlı Ermengarde ya da Köylü Bir Kızın Kalbi de Lovecraft külliyatında mutlaka okunması gerekenlerden.
Korku dünyasının büyük ustası bizi yıllar öncesinden uyarmaya devam ediyor: “Sonsuza kadar uyuyan ölü değildir, yeterince zamanın ardından ölüm bile ölebilir.”
Uyku Duvarının Ardında
“Delilik nerede bitiyor ve gerçeklik nerede başlıyor? En son korkumun bile saf bir yanılsama olması mümkün mü?”
Uyku Duvarının Ardında, içerisinde yer alan Bilinmeyen Kadath’ın Rüyada Aranışı, Innsmouth Üzerindeki Gölge, Cadı Evindeki Rüyalar, Diriltici: Herbert West gibi uzun hikâyelerle birlikte Lovecraft’ın zihninin yarattığı düşsel âlemlere yolculuk edeceğimiz bir derleme.
Uyku Duvarının Ardında’nın anlatıcısı gerçek dünyanın yanıltıcı bir dünya olduğuna inanır ve Joe Slater adında, köyde büyümüş ve oldukça saf bir adamın hikâyesini anlatmaya koyulur. Sürekli bir rüya âleminde olan bu adamın düşlerine ulaşabilmek için iki beynin bağlanabileceği bir makine ile onun zihnine yolculuk etmeye karar verir. Sıradan aklın sınırlarını zorlamayı seven Lovecraft’ın muhteşem betimlemelerle dolu bu hikâyeleri okuru kendi dünyasına davet ediyor.