“Önümde koskoca bir hayat vardı, ömrüm dopdolu ve olağanüstü geçecekti.”
Samia Yusuf Omar, Somalili küçük bir kızken beslemeye başladı hayattaki tek tutkusunu. Olimpiyatlara katılmak, dünya çapında bir atlet olmak istiyordu. Senelerce yatağının başında Somali asıllı İngiliz atlet Mo Farah'ın bir fotoğrafıyla uyudu, etrafındaki şiddete ve önyargıya rağmen kendi imkânlarıyla antrenman yapmaya devam etti. Pekin Olimpiyatları’nda sonuncu olması onu yıldırmadı, 2012 Londra Olimpiyatları onu bekliyordu. Şampiyon olacak, ülkesinin bayrağını gururla dalgalandıracaktı...
Önce en yakın arkadaşını kaybetti, sonra ona her koşulda destek olan babasını... Ardından geceleri kulağına şarkılar fısıldayan ablası Avrupa’ya gitmeye karar vererek zorlu bir yolculuğa çıktı. Samia hayatın getirdikleri karşısında umudunu hiç kaybetmedi; mücadele etmeye, hayal kurmaya, umutlarını büyütmeye, rüzgâra hükmetmeye devam etti. Ve sonunda o da yönünü Avrupa’ya çevirmeye karar verdi.
Sakın Korktuğunu Söyleme savaşın, umudun, rüzgârın, korkunun, korkmamayı öğrenmenin; insan kaçakçılarının elinde son bulan gencecik bir yaşamın iç burkan hikâyesi. Gerçek bir yaşamöyküsünden ilham alınarak yazıya dökülmüş nefes kesici bir roman.İnsanın kendi varoluşu hakkında düşünce geliştirmesi, onun anlam arayan, anlam üreten ve anlam atfeden bir varlık olarak, aynı zamanda bir yaşama kültürü inşa etme çabasıdır. Yaşama kültürü, çağlara, toplumlara ve sonuçta bireylere dek uzanan farklılıklarıyla renkli bir dünya sunuyor. Bu renkli dünyada, herkesin yaşam algısı ve yaşam tarzı kendince olabileceği için, felsefenin öznel ve kişiye özel bir alanı üzerinde düşünce geliştirmeye çalıştığımız söylenebilir. “Yaşama” derken bir eylemi, “hayat” derken ise o eylemin sürdürüldüğü sahneyi anlıyoruz.
İnsanın hayat sahnesine, kendine özgü bir açıdan bakıp, kendi algısı ve kendi tercihleri doğrultusunda onu yorumlaması ve bunu ifade etmesi “yaşama felsefesi”nin yöntemini oluşturuyor. Bu yöntemi uygularken, insanın dünyaya adım atmasını mümkün kılan aşktan başlayarak, onun hayatının belli başlı evreleri üzerinden süregiden kronolojik bir dizgeyi esas aldık.
Aşk ve doğumla başlayan maceramız, aile, eğitim, çalışma, değerler, dostluk, özgürlük, güvence, korku, rekabet, dil gibi hayatın ana durak ve dayanakları üzerinden devam ederek, onu bir anlam ve değer bütünlüğü içinde kavramayı amaçlıyor.