📦 ₺450 ve üzeri kargo bizden 💳 Kredi kartına 12 taksit imkanı 📦 ₺450 ve üzeri kargo bizden 💳 Kredi kartına 12 taksit imkanı
Müşteri Destek Hattı : 0850 532 9653
Menü
Hesabım
Şifremi Unuttum
Kayıt Ol
Sepetim

Bırak ve Rahatla Timaş Yayınları

Ürün Kodu : 9786050830705
Sayfa Sayısı : 288
Ebat : 14x21
₺275,00
₺247,50
%10 İndirim
24.11.2024 tarihine kadar kargoda
Bu ürün şimdiye kadar 10 ziyaretçimiz tarafından satın alınmıştır
  • ₺450 ve üzeri siparişlerde kargo bizden
  • Hatalı ve hasarlı ürünlerde sorunsuz değişim
  • Birçok üründe aynı gün kargoya teslim imkanı
Güvenli Ödeme Garantisi
​Bırak ve Rahatla Timaş Yayınları

Bazen öyle anlar olur ki duygularımızı yönetemeyiz…

Duygularımız bizi yönetir…

Öfkemizle baş etmekte zorluk çeker; sevdiklerimizi kırar, incitir, sonra pişman oluruz…

Kaygılarımız yaşamımızı esir alır; adım atmakta zorluk çeker, kararsızlıklar yaşarız…

Sabah uyandığımızda ‘iyi bir gün geçirmeye’ niyet eder; günü iç daralmaları ile kapatırız…

İyi düşünmek yetmez; iyi hissetmekte zorluk çekeriz…

İç seslerimiz bir türlü susmaz; hayata tebessüm edemeyiz…

Bir telaş, bir acelecilik içinde yaşar; yeryüzünü kendi gözlerimizle seyredemeyiz…

Ve tüm bunların değişmeyeceğine inanır, kalitesiz bir yaşama kendimizi mahkûm ederiz…

Halbuki, duyguların zarara uğramış yanlarını onarmak, onarılmış duygularla bir iç genişliği içinde yaşamak mümkündür…

Değersizlik hislerimizden, yetersizliklerimizden, güvensizliklerimizden ve içimizde yıllar boyunca birikmiş tüm hoşnutsuzluk duygularından arınabilir, ruhsal özgürlüğümüze yeniden kavuşabiliriz…

Adem Güneş,Bırak ve Rahatla’da kendimizi nasıl onarabileceğimizi anlatıyor… Altı haftalık bir program içerisinde ‘Duygusal Farkındalık Eğitimi’ sunuyor…

Peki ama nasıl?

Telaşlı yaşamı bırakıp biyolojik ritmi düzenleyerek ‘sakinliğe’ erişmek…

Bastırılmış duyguları bırakıp ‘ruhsal özgürlüğü’ hissetmek…

Kaygılı bedeni bırakıp ‘iç genişliği’ elde etmek…

Bırak ve Rahatla, geçmişini onarmak ve gerçek kendiliğini bulmak isteyen herkes için…


Kitaptan Alıntılar
* Uçak fobisi olan bey, bu duyguyu tek başına aşamayacağını fark etmişti. Aslında fark ettiği şey, belli ortamlarda (uçağa bindiğinde) duygularını yönetemediği ve bedeninin duygularının kontrolüne girip istemsiz kasılmalar yaşadığıydı.
Peki duygular neden kontrolden çıkar ve yönetilemez hale gelir?
* Kaygı, belli düzeyin üzerine çıktığında birey ‘farklı bir bilinç hali’ yaşar. Bu hal, gerçek yaşamın dışında, hayal ile rüya arasında bir algıdır.
* Duygusal problemleri olan kişiler acılarını bastırmak için oyalanma araçlarına tutunurlar. Bu bazen telefon, televizyon, internet, bazen alışveriş, gezmek, sürekli konuşmak şeklinde görülür. Birey ‘sürekli’ kendisini meşgul ederek içsel huzursuzluklarını baskı altında tutar. Kendini oyaladığı araçlar elinden alınacak olsa daralır, bunalır, çatacak yer arar.
* Bastırılmış duygular, yıllar sonra güçlenir. Kişi artık daha fazla bastıramadığı duyguları yönetemez hale geldiğinde, bedenini de yönetemez hale gelir… Gece dış sıkmaları, gergin vücut yapısı, gergin bir sima bireyin artık kendi vücuduna olan hakimiyetini kaybedip duyguların bedenine adım adım hakim olduğunu gösterir.
* Yıllarca ‘bastırarak güçlendirdiği’ duygularını ‘normalleştirebilmesi’ ve ‘ruhsal özgürlüğünü yeniden elde edebilmesi’ için;
1- Kaslarını bırakmayı...
2- Duygularını bırakmayı öğrenmeliydi…
* Nasıl ‘bastırmak’ duyguların güçlenmesine neden oluyorsa, ‘bırakmak’ da bastırılarak güçlenmiş duyguların normalleşmesini sağlar.
* Temizlik takıntısı olan biri, ellerini ne kadar yıkarsa yıkasın, yine de temiz hissedemez… Çünkü yıkanan şey bedene aittir, kirlilik hissi ise duygulara ait… El ne kadar yıkanarak temizlenirse temizlensin, hisler yıkanarak temizlenemez. Hissin kökeni olan duygu değişmedikçe kişi ellerini yine kirli hissedecektir.
* Öfkenin şiddeti çocukluk yıllarında duyguların uğradığı zararın şiddeti kadardır. Bu açıdan bakıldığında, öfkeli birinin ortaya koyduğu çılgınca davranışlar, çocuklukta hassaslaşmış duyguların onu acı içinde kıvrandırmasından başka bir şey değildir.
* Eğer birey, baş edilmesi güç bir durumla karşı karşıya ise organizma, kendi içinde bir kısırdöngü halinde, baskının şiddetini artırmak için iç seslerini uyandırır. Böylelikle birey, acısının şiddetini artırır. Kendini baş etmekte zorluk çektiği duruma veya kişiye karşı daha güçlü hale getirmek için negatif enerji yükler.
* Telefon ettiği halde eşine bir türlü ulaşamayan kişinin kendini kötü hissetmesi, içinde hassaslığını taşıdığı (örneğin) “değersizlik” hissini uyandırır. Değersizlik hissi öfkeye sebep olur. Öfke, kişiyi saldırganlaştırır. Saldırganlığın amacı, duygularda yaşanan acıyı dindirmek üzere karşı tarafı yok etmek, bastırmak, ezmek, kendisinde değersizlik hissi uyandıran kişiyi aynı davranışı tekrar edemeyecek hale getirmektir. Bu sayede organizma kendini güvende hissedecektir.
* Ödevini ısrarla yapmak istemeyen çocuğun durumu belki normal değildir, evet, doğru… Ancak, çocuğunun derslerine karşı ilgisiz tutumuyla karşılaşan babanın kendini kaybedip elindeki kalemi defteri yere fırlatması, bağırıp çağırması normal midir?
İşte, psikolojik problem dediğimiz şey tam da budur.
* * Onarılmaya ihtiyacı olan bireyin en belirgin yanı ‘pozitif duygularda süreklilik eksikliği’dir.
Böyle biri, sabahları mutlu uyanamaz. Gün içinde yaşama sevinci ile kendini iyi hissedemez. Akşam yatmadan önce güne teşekkür edip istirahate çekilemez. Anlık pozitif duygular yaşayarak kendini iyi hissetse de genellikle bu pozitif hislerin kaynağı dış motivasyonlardır. Aldığı güzel bir haber, yolunda giden bir iş, kendine değer veren bir dost ile karşılaştığında pozitif duygular hissedebilir ama bu duygularının kökeni kendi hisleri olmadığı için bir süre sonra düşüş kaçınılmazdır. Bu nedenle onarılmaya ihtiyacı olan bireyler kendileri ile yalnız kalmakta zorluk çekerler. Sürekli bir şeyler yapmak, bir yerlere gitmek, bir arkadaşla buluşmak, biraz televizyon seyretmek, biraz telefonla oyalanmak onlar için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır.
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.