1960 öncesi Türkiyesi ve Kerkük. Tutsakta üç tutsaklık birbirine geçer, dolanır, birlikte akar: yaklaşan ihtilalin gerilimindeki Türkiyede insanların insafsız siyasî akışa tutsaklığı, yanlış bir evliliğe hapsolmuş kadının tutsaklığı ve Kerkük Türkünün Irak diktatoryası altındaki tutsaklığı. Romandaki 1960 öncesi Kerküktür ama o Kerkük hiç bitmedi. Orda katliamlar hâlâ devam ediyor. Ne diyelim? Bir yakın tarih romanı mı, aktüalite mi, kehanet mi? Belki hepsi.
Midem ne kadar çok bulanıyordu. Gözlerim kapalı, istediğim o kurşun uykusu yok. Kafam, bozuk bir motor gibi ağır ağır çalışıyor. İçimde bir yerde iniltiler; öldü diye değil, beni bırakıp gitti diye yanıyorum! Tanrım, bu kadar mı bencilim ben? Bu kadar mı vahşi, gaddar? Gayrı özümden de iğrenmiyorum; cam gözlerle, camdan gerçeklere bakanlar gibiyim.